İşi terk etmenin bildirim yükümlülüğünün ihlali;

İşi terk etmenin bildirim yükümlülüğünün ihlali;

ÖZET: 213 sayılı kanunun 155. maddesi uyarınca iş yerinde yer alan ışıklı doktor tabelası, faaliyetin devam ettiğinin karinesidir. Aksinin mükellef tarafından ispatı gerekir.

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

2019/394

2019/872

13.11.2019

  • MÜKELLEFİYETİN KAPATILMASI TALEBİYLE YAPILAN BAŞVURUNUN REDDİ İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ ( Faaliyeti Bırakan Mükellefin Süresinde Bildirimde Bulunması Gerektiği – İş Yerinde Yer Alan Işıklı Tabelanın Faaliyetin Devamı Niteliğinde Sayılacağı/Davacının Mükellefiyetini Belirtilen Tarih İtibarıyla Kaldıran Vergi Mahkemesi Kararında Hukuka Uygunluk Görülmediğine Dair Danıştay Daire Kararının Hukuka Uygun Bulunduğu ve Israr Kararının Bozulması Gerektiği )
  • MÜKELLEFİN İŞİ BIRAKTIĞININ TESPİTİ ( Davacı İşi Bırakmış Olduğunu Sonradan Beyan Ettiği Süreçte de Beyannamelerini Verip Vergisel Yükümlülüklerini Yerine Getirdiğinden İşi Bıraktığının Tespiti veya Yoklamalar Sonucunda Bilinen Adreslerinde Bulunamaması ve Başka Bir Adreste Faaliyetine Devam Ettiğine Dair Bilgi Edinilememesi Gibi Durumların Söz Konusu Olamayacağı – 213 S.K. Md. 155 Uyarınca İş Yerinde Yer Almakta Olan Işıklı Doktor Tabelasının Faaliyetin Devamı Niteliğinde Sayılacağı ve Bunun Aksinin Davacı Tarafından İspat Edilebileceği )
  • FAALİYETİN DEVAM ETTİĞİNİN ANLAŞILMASI ( Bastırılan Serbest Meslek Makbuzlarının Dahi Davalı İdareye Başvurulduktan Sonra İptal Edilmiş Olması Göz Önünde Bulundurulduğunda Davacının Mükellefiyetini Belirtilen Tarih İtibarıyla Kaldıran Vergi Mahkemesi Kararında Hukuka Uygunluk Görülmediğine Dair Danıştay Daire Kararının Hukuka Uygun Bulunduğu – Vergi Mahkemesinin Israr Kararının Bozulması Gerektiği )

213/m.155,160,161,168

ÖZET : Dava, davacı tarafından, gerçek usulde mükellefiyetinin belirtilen tarih itibarıyla kapatılması talebiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali istemine ilişkindir.

Davacı işi bırakmış olduğunu sonradan beyan ettiği süreçte de beyannamelerini verip vergisel yükümlülüklerini yerine getirdiğinden, mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi gibi durumların söz konusu olamayacağı anlaşılmakla; 213 S.K. md. 155 uyarınca iş yerinde yer almakta olan ışıklı doktor tabelasının faaliyetin devamı niteliğinde sayılacağı ve bunun aksinin davacı tarafından ispat edilebileceği; bastırılan serbest meslek makbuzlarının dahi davalı idareye başvurulduktan sonra iptal edilmiş olması göz önünde bulundurulduğunda davacının mükellefiyetini belirtilen tarih itibarıyla kaldıran Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmediğine dair Danıştay Daire kararı hukuka uygun bulunmuş, ısrar kararının bozulması gerekmiştir.

İSTEMİN KONUSU : İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin, 26/09/2018 tarih ve E:2018/1819, K:2018/2713 Sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı tarafından, gerçek usulde mükellefiyetinin 01/07/2007 tarihi itibarıyla kapatılması talebiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İstanbul 7. Vergi Mahkemesi’nin 15/11/2013 tarih ve E:2012/1693, K:2013/2877 Sayılı kararı:

Davacı 15/08/2011 tarihinde davalı idareye verdiği dilekçeyle doktor olarak serbest meslek kazancı elde etmekte iken 31/07/2007 tarihi itibarıyla SSK E. Hastanesinde full time çalıştığı için muayenehanesini aktif olarak kullanmadığını, serbest meslek kazancı elde etmediğini, sadece kira gelirinden kaynaklı olarak beyanname verdiğini beyan etmiştir. Yine 23/08/2011 tarihli dilekçeyle gelir vergisi beyannamesini kira gelirinden dolayı verdiğini, diğer beyannamelerini ise sehven matrahsız ve boş olarak verdiğini beyan etmiş, mükellefiyetinin 01/07/2007 tarihi itibarıyla kapatılması talebinde bulunmuştur. Bunun üzerine davacının iş yeri adresinde 15/11/2011 tarihinde yapılan yoklamayla, söz konusu iş yerinin davacıya ait olduğu, kapı üzerinde “göz doktoru” ışıklı tabelanın bulunduğu, kapı kapalı olduğundan iş yerine ait tespit yapılamadığı, bina yöneticisinin yanında çalışan şahsın davacının aidatlarını vermeye devam ettiğini beyan ettiği, bir komşunun ise davacının son dönemde gelmediği, önceki yıllarda gelip gittiği, iş yerinin kiraya verilmediği, iş yerinin halen davacıya ait olduğunu beyan ettiği tespit edilmiştir.

Olayda, davacı hakkında düzenlenen yoklama tutanağı ile iş yeri adresini kapatmadığı, iş yeri kapısında “göz doktoru” ışıklı tabelanın bulunduğu tespitlerinin yapıldığı, davacının tabelasının halen yerinde asılı olmasının faaliyetinin devamı niteliğinde sayılacağı, 2011 yılının Temmuz dönemi dahil tüm beyannamelerini verdiği, işi bıraktığına dair idareye herhangi bir bildirimde bulunmadığından bahisle davacının serbest meslek faaliyetinden dolayı bulunan mükellefiyetinin 01/07/2007 tarihinden itibaren kapatılması talebi reddedilmiştir. Ancak davacının ilgili yıllarda muayenehanesinde faaliyette bulunduğuna ilişkin somut bir tespitin bulunmadığı, 31/07/2007 tarihi itibarıyla SSK E. Hastanesinde full time çalıştığı hususları değerlendirildiğinde, davacının serbest meslek kazancına ilişkin mükellefiyetinin 01/07/2007 tarihi itibarıyla kapatılması gerekirken talebinin reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 30/04/2018 tarih ve E:2014/4186, K:2018/4206 Sayılı kararı:

İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünce davacının görev yaptığı E. Devlet Hastanesi Baştabipliğine yazılan yazıyla, davacının muayenehanesinin olmasına rağmen tam zamanlı çalışma üzerinden döner sermaye ek ödemesi aldığı ve 17/05/2012 tarihli yazı ile vergi dairesi müdürlüğünden davacının mükellefiyet kaydının devam ettiği öğrenildiğinden, davacıya fazla ve yersiz ödenen tutarın tahsilinin gerektiğinin belirtilmesi üzerine davacı tarafından gerçek usulde mükellefiyet kaydının 01/07/2007 itibarıyla kapatılması istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 155, 160, 161 ve 168. maddelerinde yer alan hükümler uyarınca, faaliyeti bırakan mükellefin süresinde bildirimde bulunması gerekmektedir. Davacı işi bırakmış olduğunu sonradan beyan ettiği süreçte de beyannamelerini verip vergisel yükümlülüklerini yerine getirdiğinden, mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi gibi durumların söz konusu olamayacağı anlaşılmaktadır. Bunun yanında 213 Sayılı Kanun’un 155. maddesi uyarınca iş yerinde yer almakta olan ışıklı doktor tabelası faaliyetin devamı niteliğinde sayılacaktır. Bunun aksi ise davacı tarafından ispat edilebilecektir. Bastırılan serbest meslek makbuzlarının dahi davalı idareye başvurulduktan sonra 13/12/2011 tarihinde iptal edilmiş olması göz önünde bulundurulduğunda davacının mükellefiyetini 01/07/2007 itibarıyla kaldıran Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

İstanbul 7. Vergi Mahkemesi’nin 26/09/2018 tarih ve E:2018/1819, K:2018/2713 Sayılı ısrar kararı:

Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- ) Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,

2- ) İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin, 26/09/2018 tarih ve E:2018/1819, K:2018/2713 Sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3- ) Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 Sayılı Kanun’un ( Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen ) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X- ) KARŞI OY:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

Not: Karar kazancı sitesinden alınmıştır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*