Soytarının Gerçek Yüzü

SOYTARININ GERÇEK YÜZÜ

Arapça kökenli olan Soytarı kelimesi “Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kimse, maskara” “Hileci, yaltak kimse” anlamları taşımaktadır.

Tarihsel süreç içerisinde hükümdarların/kralların her zaman yanında onu eğlendiren, ona yağcılık yapan, kralın her zaman pohpohçusu ve yancısı olarak yerini almıştır. Batı literatüründe ise soytarı, sağduyunun ve aklın, kaosa karşı düzenin sesi olmuştur. Soytarının tarihi misyonu içinde iyi mi kötü mü değerlendirmesini tarihçilere bırakarak günümüzde soytarının içinde kopan fırtınaları irdelemek gerektiği kanaatindeyim.

Günümüzde bir insana soytarı kelimesini kullandığınızda hakaret olarak algılanmaktadır. Halkın nazarında soytarı, aşağılık, karaktersizliğin ifadesidir.

Soytarı kimi zaman deliliğin arkasına sığınarak inanılmaz akıllıca laflar eder ve tası gediğine koyar.

Çok eski bir Hint masalı büyük ama akılsız bir kraldan söz eder. Bu kral, daha ayakkabının bilinmediği o dönemde, yürüdüğünde pürüzlü olan yer tabanının ayağını sürekli incitmesinden yakınmaktaymış. Buna bir çözüm bulmak üzere düşünmüş, sonunda ayak basacağı her yerin sığır derisiyle döşenmesini emretmiş. Bunu duyan saray soytarısı bir yandan gülüyor, bir yandan da “Bu ne biçim saçmalık!” diyormuş.

Bu sözler kralın kulağına gidince çok öfkelenmiş, soytarıyı huzuruna çağırtmış. Tüm öfkesiyle,

”Bana, söylediğimden daha iyi bir seçenek bulamazsan boynun gider” demiş. Bunun üzerine soytarı, her yeri deriyle kaplamak yerine yalnızca kralın ayaklarına sığır derisinden küçük tabanlar kestirtip kullanmasını önermiş. Masala göre, ayakkabının ilk örnekleri olan sandaletler de böyle bulunmuş oldu.

Hal ve tavırlarıyla kendilerini delilliğe vuran soytarıların, aslında çok zeki kişilerdir. Güldürebilmek, lafı gediğine koymak bir zekanın ürünüdür. Toplumdaki hakaret düşüncesinin altında da giyim tarzlarının ön plana çıkmasından dolayı soytarılar aşağılanmaktadırlar.

Soytarı diye nitelendirdiğimiz kimi insanlar, her zaman dalkavuklardan daha içten, daha gerçekçidirler. Soytarı olmak değil dalkavuk olmak onursuzluk ve şahsiyetsizliktir.

Soytarının gerçek kimliğini bilmek ancak son noktada anlaşılır.

Bir İspanyol atasözünde de belirtildiği gibi “Soytarının gerçek yüzünü görmek için, sirkin bitmesini beklemelisin.

KAYNAK: GÜLLÜ HUKUK OFİSİ – https://avibrahimgullu.com/soytarinin-gercek-yuzu/